19 Eylül 2010 Pazar

postacı geliyor selam çakıyor

Damla bana mektup yazmış. Burada. Sesli güldüm okuyunca. Ama damlaya "seksli güldüm" dedim. Araya karışan bi k harfi işte.

Cevap veriyorum. Aha.

(bir iki yıl önce kitaplıktaki bi kitabın arasından 1985 tarihli bi mektup buldum. Çok heyecanlanmıştım. Oradaki girişi aynen aktarıyorum)

Esselamınaleykümverahmetullah.

Damla kardeşim. Nasılsın? Seni çok özledim. Beni sorarsan ben,size duyduğum özlem dışında gayet iyiyim. Kızlar nasıl ? Beyin nasıl ?

Neyse giriş kısmını böyle eğlenceli bir şeyle geçiştirdim.

Junior menü hakkında sinsi planlarım var. İki menüyü kombo yapıyorum hayvan gibi doyuyorum. Geçen gebze center'da öyle yapmıştrım hatırla. Hani kadına "bu iki menü anlaşmalı menü mü? " demiştim. Sen de "o ne la anlaşmalı mağaza gibi" demiştin.

Sonra senin tanıdıkların görmüştü bizi. Sinsi gibi gülmüştü kız olanı. Sen "bizi beraber sandı galiba sktr" gibi şeyler demiştin. Sonra sen gollum haldeyken eve kadar yürümüştük. Vedalaşırken saçını yemiştim.
Naber la ? Kayışdağı nasıl ? Kampüsünde dağ olması nasıl bi duygu ? Çakışmışsın diyolar.
Sen annene "ben serkanla kadıköyde eve çıkacam." demiştin de annen git de bunu dedene söyle demişti hatırlar mısın? Ben de anneme demiştim de şuh kahkahalar atmıştı. Sonra biz ne kadar mal olduğumuzu algılamıştık.

Ah dıstım hayat çok tuhaf. Öğlen 14 te dersten çıkıp akşam 20 de tekrar derse girmek var mesela bu hayatta. Marmara üniversitesi öğrenci işleri var bu hayatta. Telefonlara çıkmıyorlar.Değişik.

Sonuç: Mallık dolu bir arkadaşlığımız var. Bunu internette ifşa da ettik. Ama olsun. Siğ yu leytır. At dı kayışdağ.

2 yorum: