31 Ağustos 2011 Çarşamba

bayram sonuçta

Şimdi 2 bayram aynı güne geldi. Benim bununla ilgili bi teorim var. "İki bayram aynı günde bence bu işte bi iş var." Evet teorim "bu işte bi iş olduğu" temeli üzerinde yükselmekte. Yani sadece bu.

Dün annemin ve babamın beni kaldırma girişimleri en sonunda neticelendi ve arabaya doluşup çılgınlar gibi tuzla denen istanbulun en doğudaki ilçesine gittik. Babaneme oradan ananeme geçtik ve ben ananemde bildiğin çürüdüm. Gece orada kaldık çünkü. AFAKANLAR BASTI artık. Sıkıntı stres. Teyzemin amerikadan yanında getirdiği acayip klavyeli laptop ve çekmeyen vınn ile maillerime 5 saate bakabildim falan. Ancak teyzem yemek konusunda çılgınlca davranıp beni benden almadı değil.

Süngerbob'u izlemek için "az sessiz olun yağağa" atarım da görmezden gelindi bu da bilinsin.

Sonra işte bu gün dedim ki "oğoğoğo dostum sıkıntıdan ölebilirim o zaman napıyoruz gebzecenter'ın tuzla servisine binip bedeveye gebzeye gidiyoruz oradan eve geçiyoruz."

Servisin durağına gittim o sıcakta servis önümde durdu "he bu gün servis yok he" dedi gitti adam. BENDE YEDİM. Servis yoksa senin burada işin ne ? Adam son servis ya beni almayıp gebzeye dönmeden gidecek çakal. Ben de otobüs+tren+otobüs+otobüs yapmaktansa ananeme geri döndüm akşam babam da geldi aldı bizi.

Tabii eve dönünce hemen şikayet maili döşendim. Cevap vermezler bence.

Zamanında national geographic'e mail atmıştım da cevap vermemişlerdi peheeey.

30 Ağustos 2011 Salı

"olm eylülde seviye belirleme sınavına giricem ya kur düşersem" diye kendimi yemiyor değilim.

Bu yazımızın ilgi odağı : annem ve diş doktoru.

Annemle ikimizin dişlerinin hinterlandında biriken tartarlar yüzünden ara sıra stres yaşar olmuştuk. Sonuç olarak annemin "ramazanda çok sıra yoktur hadi gidek" teklifi karşısında yollara düştük.

Cidden de yoktu sıra. Kimse yoktu. Annem "emekli sandığı çalışan" olduğu için para ödemedik falan. Sonra internetten randevu lazımmış ama danışmancı adam bizi araya sıkıştırdı (kimse yoktu lan hangi araya anlamadım) sonra içinde somali bağış makpuz geçen cümleler eşliğinde annemden 10 lira aldı. "normalde öyle derneklere falan vermem paraları iç ediyolar ama bu kocaeli valiliği ondan verdim" dedi. Ben de kendini kandırmasına göz yumdum.

İşin can alıcı noktasına gelirsek annem doktorla direkt muhabbet kurdu. Kadın bi yandan benim tartarları temizliyor annem bi yandan kadının kahve falına bakıyor, doktorun polis kardeşi ile annemin okulundaki tarih hocasının arasını yapma planları kuruyorlar falan. O odada yaşananlar tarihe not düşülmeli idi.

Dönüşte de önümüze gelen ilk otobüse atlayarak eve gideceğimiz fikrine kapılarak kendimizi saçma sapan yerlerde bulduk. Sonrasında başka otobüse falan bindik. Yollarda çürüyecektim.

Sonuç tartarsız dişler mutlu gülüşler. Şimdi gidip evin bölümlerinin fransızcasını ezberlemem lazım. Oh mon dieu,,,,,,,,,,

23 Ağustos 2011 Salı

hellopeople.

EVİMDEYİM. Yani Gebzedeki evimdeyim. Home sweet home demek istiyorum. Gelince ilk işim anneme yemek listesi sunmak oldu. Her gün bir yeni Hülya yemeği. (facebooktaki her gün bir yeni phrasal verb grubundan alıntıladım. ehe.)

Şimdi ilan ediyorum agin Marmara hukuku kazandı. (benim izimde ilerliyor sinsi şey hihihi) Şidmi az sonra yazacağım söz öbeği benim için çok şey ifade ediyor. "her ay bir kebap" NEYSE NEYSE böyle her mecrada bunu hatırlatıyorum kendisine ancak sanki kaçıyormuş izlenimi doğuyor. Onçin bu konuyu geçiyoruz. (bu arada kaboğlu'nun 45 liralık kitabını 5 liraya ele geçirmiş adamım ucuz kitap nerde bilirim. Aslında bilmem. Şansa denk geldi. Aslında hayır. Arkadaşım söyledi "lağağağ 5 liraya satıyorlar git alalala diye. gaza geldim.)

Şimdi şöyle bir olgu var. İş işi yattı. Teyzemin bana olayları yanlış lanse etmesi dolayısı ile yanlış bir kanı içerisinde gitmişim.

Evde ise Amerika'dan gelmiş olan teyzem ile anne babamın "ingilizce pratik yapalığığım oğoğo" sloganları eşliğinde ingilizce konuşmaya çalışmaları beni güldüren etkenlerden. Şöyle bi dialog oldu mesela

Ben: Hey aunt, is this useful ??

Annem: (araya girer) Oh, i am not useful..

(burada annemin useful kelimesini "kullanışlı" yerine "dinç" olarak algılaması ve ardından "ben dinç değilim" deme çabası gözler önüne seriliyor.)

Ve son olarak hoşgörsen laylalaaay.

13 Ağustos 2011 Cumartesi

başlık yazasım yok. derken yazdım bile. EKİKİKİ

Selam gençşçşçşler.

Bu aralar "oha la bi burs alsam mesela ne güzel olma mı ha?" diye düşünüyorum mesela. Düşüncesi güzel ama bulamıyorum ben. Onun yerine çalışmaya başlayacağım sanırım. Şimdi hazır ol zira değişik bi tamlama yapıcam: "teyzemin kocasının akrabasının çalıştığı hukuk bürosu"

İşte bu tamlamada çalışabilirim belki. Gidip görüşmem falan lazım. Para mara verceklermiş la. Şaşırdım ne istiyorlar acaba. Yarın bi teyzemi arayım da sorayım iyice. Sonuçta eve çıktım masrafım var aneyaney!

The new adventures of old christine izliyorum bol bol. KIRİSTİİİNNN diye dağlara vurabilirim kendimi. Öyle bi teyzem olaydı mesela güzelli olabilirdi.

Bi de spartacus'a başladım ilk bölüm pek sarmadı ancak devamında güzel olacağı umudunu taşıyorum hâlâ.

Bi de bi de şey bi de. Dün ne bijim yağdı hani. O biçim yağdı derler ya. Derler mi ki?


10 Ağustos 2011 Çarşamba

böğöğöğ

Naber adamım. Zombi konusunda altıma edebilirim.

Evet walking dead sözkonusu olan. 2. bölümünü izlemem ile gerim gerim gerilip sinir stres yapmam bir oldu.

Ayrıca Angels in America, Game of Thrones bitti Modern Family bitti yerine spaced ve will and grace izliyorum. AHAHAHA diye gülebilirim Karen'a. AHIAHIAHIA diye de..

Ayrıca gebzeye geldim ailemin yanına. Hoş perşembe istanbula dönücem ama olsun. Annem ise komikli espriler yapıyor evde. Şu an hatırlayamadım ama komikli. Ayrıca facebookta şirinler köyü kurdum şirin mi şirin oldu. (tekrir san'atı)

Nesye bu da böyle mal bi yazı olsun ben gidip walking dead izlicem sanırım.

(iç ses: ya rüyama girerse lan o zombiler..............)

2 Ağustos 2011 Salı

adam konuşuyor.

Şimdi gençler.

Dün ramazanın ilk günüydü mağlum. Eh ben de yeni eve çıkmışım öğrenci başıma oturuyorum ev arkadaşım da Gepshe'de. Doğal olarak yemek yapıp yemek yerine üsküdar sahildeki iftar çadırına gittim.

Aslında ilkin aklıma gelmemişti bu durum. Hazır çorba almıştım kendime bi de patates.

Sırada beklerken hemen ortama aktım ve amcalarla muhabbete girdim. Daha doğrusu onların muhabbeti bana girdi. ÖLÜYORDUM HE. Bi amca sırada beklediğim süre boyunca sürekli konuştu. Ve bana söz söylemem için bi es bile vermeden konuştu. Şöyle bi de:

--ak parti döneminde ekonomi çok gelişti yaa, Çok iyiler maşallah dedi. Hı hı dedim. Zira beynimi ütüleme faslı fena koymuştu.

5 dakka sonra hukuk okuduğumu söylediğimde ise

-- ak parti de hukuku iyice ele geçirdi bu iktidar döneminde hukukçu da olunmaz ki dedi. Ben böyle baktım amca dedim açlık vurdu heralde dedim. İçimden.

Ezan okunduğunda ise sırada çok güzel oruç açar gibi yaptım. Yaparım acımam.

Sonra bi masada tek başıma yemeğimi yerken Egemen Bağış geldi afiyet olsun dedi. ARKAM SAĞLAM ARTIK OLUM!!!!!11

SONUÇ: 1 ay akşam yemeklerini bedava yiyecek olmam sonucu eve çıkarken yaşadığım ekonomik darbeyi düzelticem biraz. Evde buz dolabı olsa neyse o da yok anam hep dışardan yemek olmuyor.