30 Kasım 2011 Çarşamba

naber. Bizim sınıfa gelsen seni bile görmem ben. DÜŞÜN.

Şimdik ben Galatasaray üniversitesine gidiyorum fransızca içün.

Dersler başlayalı 5-6 hafta geçti. Ve ben daha geçen hafta fark ettim ki Görkem Yeltan ile aynı sınıfta ders yapıyormuşuz. Bi insan bu kadar mı en arka sıraya oturayım da etrafıma bakmayayımcı olur?

Uzak İhtimal güzeldi ama o ayrı bak.

9 Kasım 2011 Çarşamba

Ben geldim. Evet. Bazı açıklamalarda bulunmam gerekli. 24 ekimden beri nerede olduğuma dair.

Biraz gizemli, çokça heyecanlı, azcık da imrendirici bir hikaye anlatacak değilim şu an. Bir yerde değildim yani. Aslında dünya üzerinde olduğum gerçek.

Tarla kuşuydu juilet'e bilet bulmanın verdiği mutluluğu zamana yaydım işte sonra. Gebze'deyim. Bayramlarda uğradığım mekan. Babam şu an "haydaaa" repliğini attı. Haber izliyor sanırım.

Bayram bildiğin geçiyor: biraz harçlık topla (öğrençiyisss), akrabaları ziyaret et, "ii byrmlr jnm :)" mesajlarını görmezden gel falan.

Asıl soruna geliyorum cumartesi günü vizelerim başlıyor. İlk vize de deniz hukuku. Deniz hukuku demişken ""bu gün ne giysem"e katılan kız bile geçen "denis huququ İsthorm ama phlmem ne olrrr XD" dedi ya. Size bi gerçek söyleyeyim.

Her 2 hukuk öğrencisinden 5i deniz hukukunda yükselmek ister ancak bunu başarabilen insan sayısı ise oldukça az onun için KAFA ÜTÜLEMEYİN ÇILGIN HUKUKÇULAR.

Üzerinde durulması gereken noktalardan biri de sınavlarımızın cumartesi başlıyor olması. Bu durumu marmara üniversitesinin mallığına veriyorum.

Ondan sonra genel kamu hukuku diye bi olgu var. Ve de Rukiye hoca var. "Antik yunandan soracağım" demesi üzerine Sokrates'in savunmasını okudum devlet'i okuyorum bu gün yasalar'ı ve aristo'nun politika'sını aldım. Bu çabalarım görülüyordur umarım? Kadın çok bilgili birisi, eh biz bilmeyince atar yapıyor ama seviyorum yine de.

Ayrıca yine sinirlendim Hindi Zahra'ya gidemiyorum ! Çünkü ertesi gün sabah dokuzda (yine cumartesi) Ceza hukuku sınavım var :((((:((( Cidden üzgünüm dostlar.

Ayrıca pulp fiction izlemek istiyorum ama çok uzun olduğu için güç bulup başlayamıyorum ne etsem?

Benim eyyorlamam bu kadardır.

BAK NE BULDUM. Benim yüzümü insan yüzüne benzeten doktorum ha burada. Canım yaaaaağ.

Çevirmenin notu: yazar ders çalışmak yerine bu gün ne giysem izliyooooooor!

24 Ekim 2011 Pazartesi

bilet jnmss

Şimdi.

İstanbul'da ikamet eden ve "dullar"ı izlememiş olan insanlar, izleyin jnm ;)

Ve şu an tarla kuşuydu juliet'e bilet buldum. Sevinçten takla atabilirim zira 3 yıla yakın zamandır izleyemiyordum. Hadi görüşürüz şu an baya mutluyum bildiğin.


10 Ekim 2011 Pazartesi

oha zaman geçiyor.

Selam canlarım. Günler sonra beraberizszzzzszs ;);));));));)););))

Bu gün doktora gittim sivilce izleri için lazer olma eğlencesine mayıs ayında ara vermiştik yine devam ettik. Tokatlanmış tavuk götü gibi suratım var şu an. Kıpkırmızı.

Onun dışında filmekimi festivali kapsamında Jane Eyre'i izledim sonra Tomboy'u izlicem. Güzel bi his hee. İki tane de tiyatro izledim kargaşa güzeldi doğum günü partisi ise benim açımdan aşırı sıkıcıydı. Cem Davran falan yalan yaniii önemli olan metin. ( :P:P:p.pp.p.pppppp. peeee)

Ondan sonra gittim "gerekçeli borçlar kanunu ;))))"na 35 lira gibi bi şey verdim sırf kanunu yapan gökhan antalya borçlar dersimize giriyor diye. KAFAM GÜZEL evet. Git cep kanun al ne var ki sanki. He.

Ondan sonra uluslararası hukuk dersimize bi hoca geldi. Herkes twittera "oha hoca sarhoş" diye yazmış (derste tweet atan insanlar var) Ağır ihmal dedi ben de arkadaşıma 90 derece döndüm ve ağır ihmalin latincesini sordum o sırada hoca üzerine alındı (??) bana "beyazlı bana mı dedin? Söyle bakayım ağır ihmali biliyor musun?" dedi ben de "evet biliyorum" dedim. Sonra birbirimize baktık böyle. Sonra devam etti. DEĞİŞİKS.

Sonuç olarak kırmızılı yüzüm ve ben böyle hayatlar geçiriyoruz. Ayrıca sünger boblu bardak aldım kendime.

18 Eylül 2011 Pazar

Okul açılıyor. Aklım çıkacak gibi değil gibi.

Oha lan okul açılıyor. Benje bu chok güsel biSeyh Xd MESELA.

Yok la o değil de Elif Şafak'ın kafası mı güzel diye sorasım geldi geçen. Mavi'ye gittim bakmaya öyle. Bi tişört, üzerinde "Elif Şafak diyor ki: blablalba" yazıyor. İskender kitabından alıntıları basmışlar. "Ay bu kadın da iyice kolpa oldu ayol" tepkisi verdim (kitaplarını severek okurum o da ayrı)

Bi de şey. bu gün insanların sokağa çıkma günü idi sanırım. Arkadaşı beklerken ikinci defa sahaf festivaline gittim. İlkinde kimse yoktu bu gün KİTAPLARA BAKAMADIM LAN. O kadar çok insan vardı ki. Plakta ABBA çalıyorlardı onu dinledim eğlendim ben de.

Bi de bu dünya da IKEA diye bi olay var. Kapımıza 2012 kataloğu bırakmış hainler. 2 gündür elimde katalogla yaşıyordum. Elimde kalem "ohağağa ne güzel yaaa bunu da alsak yaaaaa eve" diye. Tabii her yerini didikleyip en ucuz şeyleri çıakrttım. Liste yaptım gidip alacağım yavaş yavaş.

3buçuk metrekarelik banyoya küvet nası koyarsınız kafanız mı güzel dedim ama bak.


6 Eylül 2011 Salı

ehihi

NABEEER canolar?

Bu gün Beyoğlu sahaf festivaline gittim. Sanki İstanbulun ortasında değil de çölün ortasında gibi sıcaktı. Öle pişe 2 saat gezindim ama bak. 1den 3e kadar. Ama bak yani. Her sahafı çifter çifter dolaştım böyle gezdim kitaplar aldım eski eski.

Sonra dedim ki gideyim beyoğlu öğretmen evine de biraz dinleneyim. Yolda bi hacı amcaya sordum "beyoğlu örtmenevi nerde acaba" diye. İşte tarif etti sonra "sen öğretmen misin" diye sordu. İçimden dedim ki amca başına güneş mi geçti şu tipime bak ne öğretmeni. Dışımdan dedim ki "yok annem öğretmen". Amca da beni baştan ayağa irite olmuş bir ifadeyle süzüp "belli oluyo zaten" dedi. İşte o an her şeyin bi kamera şakası olduğunu açıklamadılar. NASIL YANİ? türkiye'de "öğretmen çocuğu" diye bi kalıp mı var ki?

Ayrıca İstiklalin ortasında "i love you justin biebeeeeerr" diye kıçını başını yırtan kız vardı. Amcayı bilmem ama o kızın başına kesin güneş geçti. Bence.

Bi de şey var. Dün gece Seda Sayan ve Petek Dinçöz içerikli bi rüya gördüm. İkisi birbirine küsmüş ben de barışsınlar diye PİLAV YAPIYORUM.

31 Ağustos 2011 Çarşamba

bayram sonuçta

Şimdi 2 bayram aynı güne geldi. Benim bununla ilgili bi teorim var. "İki bayram aynı günde bence bu işte bi iş var." Evet teorim "bu işte bi iş olduğu" temeli üzerinde yükselmekte. Yani sadece bu.

Dün annemin ve babamın beni kaldırma girişimleri en sonunda neticelendi ve arabaya doluşup çılgınlar gibi tuzla denen istanbulun en doğudaki ilçesine gittik. Babaneme oradan ananeme geçtik ve ben ananemde bildiğin çürüdüm. Gece orada kaldık çünkü. AFAKANLAR BASTI artık. Sıkıntı stres. Teyzemin amerikadan yanında getirdiği acayip klavyeli laptop ve çekmeyen vınn ile maillerime 5 saate bakabildim falan. Ancak teyzem yemek konusunda çılgınlca davranıp beni benden almadı değil.

Süngerbob'u izlemek için "az sessiz olun yağağa" atarım da görmezden gelindi bu da bilinsin.

Sonra işte bu gün dedim ki "oğoğoğo dostum sıkıntıdan ölebilirim o zaman napıyoruz gebzecenter'ın tuzla servisine binip bedeveye gebzeye gidiyoruz oradan eve geçiyoruz."

Servisin durağına gittim o sıcakta servis önümde durdu "he bu gün servis yok he" dedi gitti adam. BENDE YEDİM. Servis yoksa senin burada işin ne ? Adam son servis ya beni almayıp gebzeye dönmeden gidecek çakal. Ben de otobüs+tren+otobüs+otobüs yapmaktansa ananeme geri döndüm akşam babam da geldi aldı bizi.

Tabii eve dönünce hemen şikayet maili döşendim. Cevap vermezler bence.

Zamanında national geographic'e mail atmıştım da cevap vermemişlerdi peheeey.

30 Ağustos 2011 Salı

"olm eylülde seviye belirleme sınavına giricem ya kur düşersem" diye kendimi yemiyor değilim.

Bu yazımızın ilgi odağı : annem ve diş doktoru.

Annemle ikimizin dişlerinin hinterlandında biriken tartarlar yüzünden ara sıra stres yaşar olmuştuk. Sonuç olarak annemin "ramazanda çok sıra yoktur hadi gidek" teklifi karşısında yollara düştük.

Cidden de yoktu sıra. Kimse yoktu. Annem "emekli sandığı çalışan" olduğu için para ödemedik falan. Sonra internetten randevu lazımmış ama danışmancı adam bizi araya sıkıştırdı (kimse yoktu lan hangi araya anlamadım) sonra içinde somali bağış makpuz geçen cümleler eşliğinde annemden 10 lira aldı. "normalde öyle derneklere falan vermem paraları iç ediyolar ama bu kocaeli valiliği ondan verdim" dedi. Ben de kendini kandırmasına göz yumdum.

İşin can alıcı noktasına gelirsek annem doktorla direkt muhabbet kurdu. Kadın bi yandan benim tartarları temizliyor annem bi yandan kadının kahve falına bakıyor, doktorun polis kardeşi ile annemin okulundaki tarih hocasının arasını yapma planları kuruyorlar falan. O odada yaşananlar tarihe not düşülmeli idi.

Dönüşte de önümüze gelen ilk otobüse atlayarak eve gideceğimiz fikrine kapılarak kendimizi saçma sapan yerlerde bulduk. Sonrasında başka otobüse falan bindik. Yollarda çürüyecektim.

Sonuç tartarsız dişler mutlu gülüşler. Şimdi gidip evin bölümlerinin fransızcasını ezberlemem lazım. Oh mon dieu,,,,,,,,,,

23 Ağustos 2011 Salı

hellopeople.

EVİMDEYİM. Yani Gebzedeki evimdeyim. Home sweet home demek istiyorum. Gelince ilk işim anneme yemek listesi sunmak oldu. Her gün bir yeni Hülya yemeği. (facebooktaki her gün bir yeni phrasal verb grubundan alıntıladım. ehe.)

Şimdi ilan ediyorum agin Marmara hukuku kazandı. (benim izimde ilerliyor sinsi şey hihihi) Şidmi az sonra yazacağım söz öbeği benim için çok şey ifade ediyor. "her ay bir kebap" NEYSE NEYSE böyle her mecrada bunu hatırlatıyorum kendisine ancak sanki kaçıyormuş izlenimi doğuyor. Onçin bu konuyu geçiyoruz. (bu arada kaboğlu'nun 45 liralık kitabını 5 liraya ele geçirmiş adamım ucuz kitap nerde bilirim. Aslında bilmem. Şansa denk geldi. Aslında hayır. Arkadaşım söyledi "lağağağ 5 liraya satıyorlar git alalala diye. gaza geldim.)

Şimdi şöyle bir olgu var. İş işi yattı. Teyzemin bana olayları yanlış lanse etmesi dolayısı ile yanlış bir kanı içerisinde gitmişim.

Evde ise Amerika'dan gelmiş olan teyzem ile anne babamın "ingilizce pratik yapalığığım oğoğo" sloganları eşliğinde ingilizce konuşmaya çalışmaları beni güldüren etkenlerden. Şöyle bi dialog oldu mesela

Ben: Hey aunt, is this useful ??

Annem: (araya girer) Oh, i am not useful..

(burada annemin useful kelimesini "kullanışlı" yerine "dinç" olarak algılaması ve ardından "ben dinç değilim" deme çabası gözler önüne seriliyor.)

Ve son olarak hoşgörsen laylalaaay.

13 Ağustos 2011 Cumartesi

başlık yazasım yok. derken yazdım bile. EKİKİKİ

Selam gençşçşçşler.

Bu aralar "oha la bi burs alsam mesela ne güzel olma mı ha?" diye düşünüyorum mesela. Düşüncesi güzel ama bulamıyorum ben. Onun yerine çalışmaya başlayacağım sanırım. Şimdi hazır ol zira değişik bi tamlama yapıcam: "teyzemin kocasının akrabasının çalıştığı hukuk bürosu"

İşte bu tamlamada çalışabilirim belki. Gidip görüşmem falan lazım. Para mara verceklermiş la. Şaşırdım ne istiyorlar acaba. Yarın bi teyzemi arayım da sorayım iyice. Sonuçta eve çıktım masrafım var aneyaney!

The new adventures of old christine izliyorum bol bol. KIRİSTİİİNNN diye dağlara vurabilirim kendimi. Öyle bi teyzem olaydı mesela güzelli olabilirdi.

Bi de spartacus'a başladım ilk bölüm pek sarmadı ancak devamında güzel olacağı umudunu taşıyorum hâlâ.

Bi de bi de şey bi de. Dün ne bijim yağdı hani. O biçim yağdı derler ya. Derler mi ki?


10 Ağustos 2011 Çarşamba

böğöğöğ

Naber adamım. Zombi konusunda altıma edebilirim.

Evet walking dead sözkonusu olan. 2. bölümünü izlemem ile gerim gerim gerilip sinir stres yapmam bir oldu.

Ayrıca Angels in America, Game of Thrones bitti Modern Family bitti yerine spaced ve will and grace izliyorum. AHAHAHA diye gülebilirim Karen'a. AHIAHIAHIA diye de..

Ayrıca gebzeye geldim ailemin yanına. Hoş perşembe istanbula dönücem ama olsun. Annem ise komikli espriler yapıyor evde. Şu an hatırlayamadım ama komikli. Ayrıca facebookta şirinler köyü kurdum şirin mi şirin oldu. (tekrir san'atı)

Nesye bu da böyle mal bi yazı olsun ben gidip walking dead izlicem sanırım.

(iç ses: ya rüyama girerse lan o zombiler..............)

2 Ağustos 2011 Salı

adam konuşuyor.

Şimdi gençler.

Dün ramazanın ilk günüydü mağlum. Eh ben de yeni eve çıkmışım öğrenci başıma oturuyorum ev arkadaşım da Gepshe'de. Doğal olarak yemek yapıp yemek yerine üsküdar sahildeki iftar çadırına gittim.

Aslında ilkin aklıma gelmemişti bu durum. Hazır çorba almıştım kendime bi de patates.

Sırada beklerken hemen ortama aktım ve amcalarla muhabbete girdim. Daha doğrusu onların muhabbeti bana girdi. ÖLÜYORDUM HE. Bi amca sırada beklediğim süre boyunca sürekli konuştu. Ve bana söz söylemem için bi es bile vermeden konuştu. Şöyle bi de:

--ak parti döneminde ekonomi çok gelişti yaa, Çok iyiler maşallah dedi. Hı hı dedim. Zira beynimi ütüleme faslı fena koymuştu.

5 dakka sonra hukuk okuduğumu söylediğimde ise

-- ak parti de hukuku iyice ele geçirdi bu iktidar döneminde hukukçu da olunmaz ki dedi. Ben böyle baktım amca dedim açlık vurdu heralde dedim. İçimden.

Ezan okunduğunda ise sırada çok güzel oruç açar gibi yaptım. Yaparım acımam.

Sonra bi masada tek başıma yemeğimi yerken Egemen Bağış geldi afiyet olsun dedi. ARKAM SAĞLAM ARTIK OLUM!!!!!11

SONUÇ: 1 ay akşam yemeklerini bedava yiyecek olmam sonucu eve çıkarken yaşadığım ekonomik darbeyi düzelticem biraz. Evde buz dolabı olsa neyse o da yok anam hep dışardan yemek olmuyor.

27 Temmuz 2011 Çarşamba

zaman akıyor karşim.

Aşağıdaki son girdinin tarihi ile günümüzün tarihini kıyaslayıp "zaman çabuk geçiyor" tespitinde bulunacak değilim.

Teyzemle İKEAya gittik benim yeni evime masa alacaktı. İKEA ne güzel yermiş meğersemki. Özellikle yemek yenilen bömlümdeki sınırsız içki olayı çogüzel bence. Sonuç olarak iki masa vardı modeli aynı biri siyah biri kahverengi. Herkes siyah alıyor diye kahverengiyi indirime sokmuşlar. Ben de siyah aldım işte. (hayır kahverengi aldım tabii ki) Bir de teyzeme masaüstü vantilatörü aldırdım. Alalım bunu alalım alalım alalım bence almalıyız dedim aldık.
Teyzemin yaşadığım evin sokağını "cennet mahallesi sokağı" olarak adlandırması ise beni derinden etkiledi. Gece 1'e kadar gonşular sokaklarda çekirdek çitliyorlar o ayrı.

Yaz tatilim akıllara zarar geçiyor. Bodrum'a aktım işte geçen. Sonra Yılmaz Özdil'leydim bodrumla ilgili yazısını beraber yazdık. Facbookta paylaşım rekoru kırıyor.

Şaka la. Modern family olsun game of thrones olsun çok fena izliyorum olay bu. Bir de grammer in use serisinden bölümler çalışıyorum. Yabacı dizi izlerken "şu an ingilizcemi geliştiriyorum" dersek eğer, zamanımızı boşa harcadığımız fikrinden uzaklaşırız. Ayrıca lise hayatımda aldığım ingilizce eğitiminin 5 katını bu dizilerden öğrendim o da gerçek.

Hayatıma katmayı düşündüğüm aktivite ise pazar günü atlas dergisinin tarlabaşı gezisine katılmak olacak. Hani gurup halinde daha güvenle gezerim diyerekten dediydim.


Bunusonradanyazdım: "İKEAda sınırsız içki" düşünsene. Elalem içiyor. Sonra 35 metrekarelik evciklerde sızıyorlar falan. Evet bunların olmaması için içki yerine içecek yazabilirdim. Ancak yapacak bişey yok.

18 Temmuz 2011 Pazartesi

hop.

Blogumun temasını değiştiresim var. Evet canım sıkılıyor. Ama blogun temasını değiştirmeye kalkışacak kadar değil. Dursun yani.

"bu hafta kavrulacağız!!!" tarzı bi haber okudum az evvel. Şu an olduğundan daha çok terleyebilme potansiyelim var demek ki.

Bu gün ev sahibimiz geldi sabah sifonu yapsın diye tesisatçı getirmiş. Mutfağın halini görünce "bekarlık sultanlık derler yalan di mi?yohyohyoh biz de bekar olduk anca bu kadar oluyo hehehe" dedi. Sonra güldük falan. Ancak hain kombi günlerdir su kaçırıyordu bu gün tam tesisatçı geldi su kaçırmaz oldu. Kıracaktım ha.

Glee'nin bitmesi üzerine yaşadığım boşluğu modern family izleyerek kapatıyorum. Bi de english grammar in use aldım onunla ilgilenicem işala.

Bi de Lady Gaga.

17 Temmuz 2011 Pazar

Şimdi

Şöyle bi olgu var: GLEE.

3 gün içinde 2. sezonu da bitirdim. İzleyecek bölüm kalmadı mal oldum boşluktayım. OF bi daha manyak gibi dizi izlemiycem yarebbim amin. Kendimi durdurmam lazım. Youtube'dan deli gibi bi daha bi daha izliyorum şarkılarını falan. Kurt'un single ladies ise favorim yani. ooo ooo ooooo falan.

berat kandilinin olduğu gün çarşaflı bi teyzenin yaklaşıp askılı ve şort giyen kız arkadaşımıza "yevrum sen de tesettüre gir bu akşam tövbe et emi yavriim" diyip ben su içerken de imalı olarak "bu gün de oruç tutmak lazım idi " demesi beni çok şaşırtmadı. Sonuç olarak bulunduğumuz mekan Üsküdar idi.

9 Temmuz 2011 Cumartesi

Selaaaaağm.

TATİL DEVAM EDİYOR GENÇLERR!

Evet devinimli bi giriş yaptım. Ama TATİL. Aklım çıkıyor demiş idim.

Bu hafta evde yalnızdım. Annemler 2 haftalığına tatile gittiler ve ben evin asi genji olarak "gelmjem yhaaa ouf büyKleR arasnda napçem beeehn" diyerek stay at home yhanee Xd.

Yukarıdaki paragraf çok saçma oldu. Neyse annemler 2 haftalık tatillerini bir haftaya kısaltma kararı aldılar. Yarın gelecekler. Geçenlerde ev boş rahat ederiz diye liseden arkadaşlarımı çağırdım. (elbette baş konuk olarak agin bey de vardı. )

Elimin çok yavaş olduğunu öğrendim. alt tarafı hazır çorba makarna salata ve cacık yapacaktım ama 2 saatte bitiremedim zor yetişti. Sonracıma Soraya'yı taşlamak'ı izledik. Benim ikinci izleyişimdi. Kendime eziyet etmeyi sevmiyorum hayır. AMA FİLM FENA. Gece rüyama girdi mesela.

Son olarak bu günü felsefi bir soru ile bitirmek icap etmekte efenim: Benim sabahtan akşama kadar Glee izleme durumunu ne yapmalı? Beynim müzikal düşünüyor artık. AMA Glee yani. Lütfen. ÇOK GÜSEEEEL.

Şimdi gidip 3 gündür sıcak suda (ilkin sıcaktı) beklettiğim yağ kaplı tavayı temizlemem lazım. Anamlar geleyor yarın.

5 Temmuz 2011 Salı

tatil. Aklım çıktı.

Şimdi:TATİL. tatildeyim ve aklım çıktı. Sevinçten. TATİL çünkü. İlk iki haftası da harika geçti he. Osmaneli, İznik ve Gökçeada gördüğüm, İznik gölü ve Ege Denizi yüzdüğüm yerler.Devamı da böyle olmalı bence.

Ayrıca şu manzara hayatımda canlı gördüğüm ve fotoğrafladığım en iyi manzara olabilir. BENCE yani.



Ondan sonra eve çıktım ben. Bayağğ arkadaşımla falan. Suyu elektriği doğal gazı açtırdık falan. (kombiyi çalıştıramadık) Beyaz eşya yok salon boş odalarda bi yatak bi dolap var ama yaşanıyor yani. YAVAŞ YAVAŞ hallederiz artık yeev. Emlakçımız da bildiğin hacı idi. Sakallı falan. "İnşallah hallederiz maşallah" dedi durdu. Harun Yahya ile ev kiralama seansı gibiydi. Ama adam iyi yani. Beni de sevdi (H)

Günün kahramanı ise babam. Telefonda farkında olmadan ttnet'ten turknet'e geçmiş. Bi de bilmiyorum diyor soruyorum neye geçtik diye. TTnet i aradım kayıt yok dediler falan. Bütün gün onunla uğraştım sonra annem hatırladı ki Turknetmiş.

Sonra iki liraya sahaftan ABBA GOLD albümünü buldum aldım dinliyorum.

15 Haziran 2011 Çarşamba

1273

"Duhulün tam olmaması babalık karinesinin doğumuna engel teşkil etmez."

Aile hukuku kitabından bi alıntı. Çok acayip bir dilce yazılmış bence. Duhul falan. Beyin fonksiyonlarım kaydı bu gün. Çünkü medeni finalim var. Bu konuda heyecanlıyım.

Ben neden mi böyleyim? Because tonight it is showtime baby.


12 Haziran 2011 Pazar

burçak tarlasında yar yar gelin olması

Türkiye bir burçak tarlası gençler.

2009 Eurovision Norveç'in yaptığını şimdi AKP yaptı iyi mi? Oysaki ben bir heyecan olsun bir şey bekliyordum.

7 Haziran 2011 Salı

is the best day ever

İkitsat sınavında "bir bardak su sezen aksu" türevlerinde* farklı tekerlemeler eşliğinde salladığım 3 sorudan 3ü de doğru çıktı. Şans akıyor benden yeaaa.

Mutluyum bu gün yani genşler.

*Türev diyorum ama LYSde türev sorularının yarısını yapamamıştım he. Ama dikkat ettiysen dipnot attım. Bu ise benim makale yazma pratiğimin bi sonucu.

6 Haziran 2011 Pazartesi

hava feci sıcak bence.

Şimdi size insanın hayatını çileden çıkartabilecek bir kelime grubu yazıcam: Saadet Partisi.

Adamlar Kadıköy rıhtımı kapatmışlar. Ne için. Toplasan 150 kişinin olduğu bi miting için. Biz hayatını yaşamak zorunda olan insanlar da ellerinde çantalar sıcağın ortasında haydarpaşa-tepe nautilus arasını yürümek zorunda kaldık. Yalnız yol boyu parti ve genel başkanı hakkında yaşlı teyzeler tarafından çeşitli sıfatlar türetildi. Duydum yani.

Neyse sonuçta bu gün Anayasa sınavım iyi geçtiğine göre rahatlayabiliriz. Yalnız 40 puanlık soru ve kocaman boşluk görünce %10 barajı olsun yürütme olsun reyizi cumhur olsun iyi döşendim stres attım he.

Sonuç olarak i was born this way , yapacak bir şey yok.

3 Haziran 2011 Cuma

mesela.

Mesela bu gün otobüste kendimi turşu kavanozuna sıkıştırılmış hıyar gibi hissettim. Ölüm gibiydi. Herhalde 151984 kere para al para ver akbil al bas geri ver yaptım.

Mesela internette oy verdiğim otobüs modeli birinci gelmiş ona sevindim bak. Erguvan renkli kareli falan.

Mesela Hanımın Çiftliği. Bu gün yemek yerken ananem izliyordu yine. "cidden merak ettim şu kitabı bi okuycam ya" dedim. "aaaa dizinin kitabını da mı yazdılar" diye cevap verdi. Böyle şeyler oluyor bizim ev ahalisi dizi manyağı gibi. Öyle gibi.

Mesela avlu. Bizim okulun en güzel şeyi. Sabahları orada yaptığım kahvaltılarda doymuyorum ama. Kuşlar yarısını götürüyor.

Mesela iktisat. Bu dünyada marjinal teknik ikame oranı diye bir şey var. Ve siz hala bu kadar rahat yaşayabiliyorsunuz. Ben yaşayamıyorum.

Ancak gel gör ki dünyayı iyi kılan insanlar da var. Mesela anayasa hocamız. 2 saatlik blok ders yapıp ders sonunda beyni akmış öğrencilere bakıp "bu anlattıklarımdan sınavda bir soru gelecek; ama dersi dinlemeyenler için üzgünüm demekten başka yapacak bir şeyim yok" dedi. Aha sıçışlardayız derken; baktım ki bize anlattıklarının özetini gazetedeki köşesine yazmış. CANIM YA. Hemen yazdırdım şimdi okuyacağaaam.

Görüşenzieyieieyieiyeiyeiyie. (bay)

29 Mayıs 2011 Pazar

aman da gızlar ne zor imiş burçak yolmasssı

Facebookta bi manzara fotoğrafı yükleyip "éN shévhdhiqhLériM étiqhétLéNMisthir" diye yazıp hepinizi etiketlemek isterdim ey okuyanlar.

Şaka.

Ben genellikle facebookta kendi paylaştığımı kendim beğeniyorum.

Şaka.

Finallere bir hafta kaldı la. (yazar serzenişe geçmek üzere dikkat) Geçen pazar cumhurbaşkanının yetkilerini çalıştığımı hatırlıyorum. Bu gün de aynı şeyi çalıştım. Evet araya uzun bir es girmiş.

Ananem yemeğe çağırdı gelicem. (20:38)

Geldim. (21:13) Çok yedim çatlamak üzereyim. Şöyle bi durum var ki yemek öncesi açlık molası yemek yeme süresi ve yemek sonrası sindirim molası totalde 1 saat 40 dakka falan mola vercem galiba.

Peki bizim böyle burçak tarlası, hey onbeşli, domdom kurşunu gibi parçalar eşliğinde göbek atmamıza ne demeli. Aslında hüzünlü şeyler anlatılıyor orada oysaki. Ama napçan işte kıpırdak bestesi var.

27 Mayıs 2011 Cuma

hihihi

Hepiniz gözlerinizi dikmiş benim ne yazacağımı bekliyorsunuz biliyorum. BİLİYORUM evet.

Burgazadaya açıldık bu gün. İngiliz iki kadın vardı siparişlerini tercüme ettim sonra efendim etrafta plaj var mı öğrendim onlara anlattım o kadar hayrım dokundu sonra hurma ikram ettim (burgazada'da hurmanın ne işi var diye sorarsan, sorma) "no" dediler lan. İnsan bi thank you falan der alır da yemez gizlice atar kenara falan. ÖKÜZ müsünüz be teyzeler. (teyze derim sizi rencide ederim böyle)

Sait Faik'in evi de 2012ye kadar kapalı. Restorasyon için. Gören de saray restore ediyorlar sanır. Hoş bahçe kapısını burgazadalı bir dedenin tavsiyesi üzerine şöyle bi kaktırınca açıldı. Heykeli falan vardı. (umarım bu paragraf ileride mahkemede aleyhime delil olarak kullanılmaz. Ben de dedeyi çağırırım azmettirici olarak)

Köpek gibi erik yedim bi poşet.

Dönüşte de vapurda bi Hollandalı ile möhebbet ettik. Ben ona da hurma uzatacaktım ama İngiliz teyzeler yüzünden çekindim. Meğer adam insan gibiymiş agin çokopirens püskevitten uzattı hemen aldı adam. Bileydim verirdim. Sonra adamla haydarpaşanın yanmasından, Hollandadaki Türk arkadaşlarından falan bahis ettik.

O değil de dönüşte tuzlaya kadar ayakta gitmek bana öldürücü darbeyi indiren oldu.

Bir ruzname'nin sonuna gelirken hepinize sevgi ve saygılarımla. (cümle düştü lan resmen. Az evvel internetten düştüm onunla alakalı olmalı)


26 Mayıs 2011 Perşembe

selam conem

Şimdi çok değişik şeylerden bahsedicem.

Öncelikle şu nefret suçları makalemi bitirdim (SONUNDA) hocama teslim ettim beğendiğini belirtti. Rahatım. Finallere 1 hafta falan kaldı. Rahat değilim.

Bizim anfide her türden insan var he. 200 kişi olunca. Misal çok eşliliği savunan bi çocuk bile var. Sonra benim bi kız arkadaş ayar oldu söz aldı çok eşliliği savunan arkadaş bi kadına 3. koca olmak istermiydi acabağ diye şarladı falan.

Etrafımdaki herkes çiftleşiyor lan. OHA. 4 arkadaşım 2şerli olarak sevgili oldular. Gençler seviyor lan.

Fransız Kültürde yeni sınıfımda bi kadın var. HASTASIYIM YA. Böyle çılgın bir tip içmiş de gelmiş gibi. Geçen bana Serkan kaç derstir deftersizsin istikrarsızsın sana defter alıcam demişti bu gün defterle gelmiş cağnım. Güzel de defter he.

15 Mayıs 2011 Pazar

cidden bence yani.

O Nigar hanım kızımız elinde Türk bayrağını değil de beni tutuyor olsaydı herhalde beni sallaya sallaya koşardı sahneye.

O kadar heyecanlı o kadar bir şey. Yazık kalbi dayanmayacak sandım bi an.

9 Mayıs 2011 Pazartesi

cikcikcik

Merhaba insanlar. "Ne oldu bana" diye sorgular oldum çünkü açıp iki satır yazasım kalmadı. Çok feciyim a dostlar. NEYSE DRAM YAPMAYALIM.

Mükemmel'in karşılığı sanırım Candan Erçetin olmalı. Evet böyle olmalı. Bu nasıl zarafet nasıl güzellik nasıl aman aman. Zaten bi süre sonra arkadaşla ikimiz aşırı kudurduk kendimizi kenara attık sonra da göbek attık iyice. (evlilik programındaki teyze stayl) AŞIKINIM CANDAN diye sahneye atlayasım geldi falan. Böyle şeyler.

Sonuç olarak ben haftada iki gün Taksime gitmek zorunda olan bir er kişiyim. Yeni hocamız Türk he. Türk hocaların yabancı dile bakış açıları : gramergramergramergramer. 6 aydır Maryse hoca ile iki satır gramer yapmadık şimdi ilk haftadan 30 sayfa ödev çıktı başıma. DERTLİYİM.

Bi de bi de. Acıktım. Kahvaltı yapıcaz galiba. Ananem çay koyuyorum falan dedi gibi geldi.

Ayrıca kuşları severim. Onlar beni sevmez.İşte Kanıtı:

5 Mayıs 2011 Perşembe

hello jnm.

Füniküler ben tam binecekken kapılarını kapatırsa neyse derim.
Vapur tam ben binecekken hareket ederse yarım saat beklerim.
Ama vapurdan inip otobüse koştururken otobüsün gözümün önünde duraktan geçmesini
görünce "NEDEN?!" diye sorgulamaya başlarım artık..

İmza: taksim tuzla arasını 2 saat 45 dakikada kat eden çocuk.

18 Nisan 2011 Pazartesi

vay halime benim .

Selam jnms.

Hafta sonu gün boyu konferans falan derken beynim aktığı için bu gün takıldım ortalarda.

ÇOK YALNIZIM. Şimdilik ama. Herkes memleketine gitti. Bu gün sınavlar sonrası ilk gün okula gittim KİMSE YOKTU. Hocalar bile gelmedi. 200 kişilik anfide tek başıma franszıca çalıştım iki arkadaşa mektup yazdım. Sonra gidip onları PTTye verdim. Sonra dünya göz'e gittim muayene olmaya. ADAMLAR 110 TL dedi lan. sinirlendim çıktım karşıdaki alışveriş merkezinde sınırsız pizza şeysi aldım 7 dilim pizza yedim kendime geldim.

Devlet babamız var yani. Gidip bedava muayene olacam cuma günü. OHA.

Bi de bi de şey bi de. Hayatta en çok istediğim şeylerden biri: Candan Erçetin konserine gidicem lan. 8 mayısta. Sevinçten öldüm.

Bi de şey. Murathan Mungana ismimi söyledim imzalasın deyü. "serkan seyhan, sahne ismi gibi" dedi. Töbe töbeee. Şaka lan. Güldüm ben de ehihi biraz öyle evet dedim.

15 Nisan 2011 Cuma

naberlan

VİZELER BİTTİ BU GÜN.

Kendimizi sokaklara atarak kutladık bunu. Bir adet sahaftan Zülfü Livaneli'nin Mutluluk kitabını aldım. Filmini izlememiştim ve arkadaşlarım çok güzel çok güzel dediler aldım. Ben de bi arkadaşıma Son Adayı önerdim alsın diye aldı.

Bir arkadaşıma da Sana hiç gül bahçesi vaadetmedim'i önerdim. HARİKA KİTAP. Ölürüm.

Şimdi şöyle bi plan yaptım.

Yarın ve pazar günü uluslararası nefret suçları konferansı var ona katılıcam.

Ayrıca yarın İstiklal Mephisto'da Murathan Mungan imza günüsü varmış. Konferans mola verince hınzır bir lise öğrencisi gibi kaçıp gidip kitabımı imzalatıp geri dönücem oraya. Murathan mungan seven bi arkadaşım var ona sordum ne alayım diye. Kırk Odayı önerdi. Bakalım bakalım.

Bi de bu gün taksim Fransız kültüre gittim 3 hafta önce kütüphane kart başvurusunda bulunmuştum hala gelmedi ne iş diye sormaya. MEĞER KADIKÖYDEKİ KADIN FORM DOLDURTMAMIŞ BANA. Onu doldurdum 1 yıllık üyeliği kaptım. A1 düzeyi kitap okuycam oradan. 15 20 lira vermem lan oha.

8 Nisan 2011 Cuma

o kadar malım ki yazmak istemesem bile yazdırıyor insana bu durum.

Şimdi şöyle bir şey.

Anayasa sınavının olduğu gün normalde kalkmam gereken saatten 1 saat 45 dakka sonra kalktım. Altıma sıçıyordum. Neyse ki yoğun trafik zamanı sarf ettiğim "kozyatağı akıyor karşim" lafı gerçek oldu ve trafik aktı sınava yetiştim. (20 dakka medicalparkın önünde beklediğimi bilirim otobüste)

İşte ondan sonra benim bilinç altıma yerleşmiş korku gereği telefonun alarmı çalmadan 5 dakka önce falan kalkıyorum artık kendim. Dün de aynısı oldu.

Kalktım. Gittim dişimi fırçaladım üstümü giyindim kremimi sürdüm sonra saaate bi baktım DAHA 2. Yani yatmamın üzerinden 1 buçuk saat geçmiş. Tekrar pijamalarımı giyip uyudum.

Not: benim odam arada kaldığı için ışık almıyor pek bi de sabah 6 da güneş tam doğmadığı için zifiri karanlık oluyor ondan da algılayamamışım mal gibi.

ÇOK KALİTESİZ UYUYORUM BEN. Her gece 5 kere uyanmalar. Uykusuzluktan ölüp yatağa girince 2 saat uyuyamamalar. İşte dünkü olay doruk noktası oldu. Hastaneye yatıcam.

6 Nisan 2011 Çarşamba

selambay

Naber gençler.

Vize denen olgunun varlığı gerçeği ile yüzleşmek gerek. Mesela yarın da sınavım var. Canım hiç yazmak istemiyor lan.

Kapatsam mı bilogu acaba. Yok kapatmam, başkalarını takip ediyorum ama yazmak gelmiyor gayri içimden.

25 Mart 2011 Cuma

ehem

Merhaba. Şu an çok açım. Görüşürüz. ŞAKA LAN.

Ama cidden şu an çok açım. Geçen de çok açtım. Ve karşılık olarak ananemin önüme koyduğu 4 (dört) adet köfteyi bulmuştum. Şimdi yine köfte var. KORKUYORUM aç kalmaktan. Bi de bu insan bi kaç aya ayrı eve çıkacak. Neyse artık o zaman kendim hazırlarım şimdi ananem var.

8 Marttan bu yana neden hiç yazı girmediğimi düşündüm az evvel. Bu konu tam bir bilinmezlik ihtiva ediyor. (yazar malladı)

Şimdi size dünya üzerinde görebileceğiniz en tatlı insanı taktim edecem. Tatatataaam:
Ekşisözlükteki bir yazar ne güzel demiş. Anne şefkati ile fransızca öğretir kendisi diye. Nasıl gülüyor nasıl şeker nasıl aman aman. 5 aydır sayesinde harika dersler geçiriyoruz. Bu da böyledir.


8 Mart 2011 Salı

ben geldim

Olm. Bloguma giremedim. Sonra girdim. Sonra tam yazı yazıcam ne oldu? Blogum açılıyor ama kumanda panelinin olduğu kısımda "mahkeme kararıbikbikb" yazıyor. NE ÜLKEDE YAŞIYORUZ YHA diye serzenişte bulundum sonra açıldı kumanda paneli.

Ahım tutar diyim.

Bak şimdi. Şu görmüş olduğun şey 49 kuponu biriktirmenin karşılığı:
"anne karnında" serisi ile izlemeye başlıycam bu bebekleri. Bi tane de 3D var lan. Şimdi de 39 kupona 20 belgesel biriktiriyorum. 30+20=50 belgeselim olacak zevkten ölücem.

Bütün yıl kar yağsın kar yağsın dedim sonunda yağıyor. Ama ben şu an bahar gelsin sıcak olsun diyorum.

Dün de stand up gösterisi(?)ne gittik okulda. Bi kulüp düzenliyordu. Hayatımda bu kadar felaket bir şey izlemedim. Bi ara arkadaş sıkıntıdan şuh bir suni kahkaha attı da ona güldük bayağı.

Bi de. Buralara çok az yazıyorum artık he.

1 Mart 2011 Salı

öküz müyüz ki biz? AY İLAHİ yani iyi güldüm.

Nağber dıstıım ?

Hasta yatağımdan sesleniyorum canlar. Çünkü ananemlerde kalıyorum ve odamda iki kişilik yatak var. Ve hastayım. O zaman burası bir hasta yatağı oluyor anladın? Aslında şu an hasta değilim. Dün gece falan hastaydım. Bir metinde "hasta" kelimesini en çok kullanma amacını taşıyan bu yazımızın sonuna geldik.

Dikkat ettim koskoca şubat ayında 8 adet yazı girmişim sadece. Oha kurşun döktürücem nazar var.

Okula gitmeyip evde ne yaptım peki. Ananemle mısır patlattık mesela. Sonra mısırı yerken ananemin "bu patlamış mısır da kilo verdiriyormuş" söylemi ile karşılaştım. Her şey kilo verdirebilir ona göre.Ona göre hasta olmamın sebebi de dedemin akşam yemekte yediğimiz cacığı buzdolabından geç çıkartması.

20 Şubat 2011 Pazar

eyiya.

Nağbersğin. Yes.

Bu gün annem ve babam ile bizim küçük, arkaya oturmak için önden atlamalı arabamıza doluştuk ve bırança gittik. 15184 kere "eheh okulum iyi ya hukuk falan." demek zorunda kaldım.

Çünkü etrafımdaki herkes lisede örtmenimdi.

Oha ne oldu. Daha önce hiç dinlemediğim halde kendimi cem adrian konserine bilet sipariş ederken buldum. Arkadaş gazı bu olsa gerek. "gelgelgelsendegelegleglegl"

15 Şubat 2011 Salı

çok tuhaf lan.

Çok tuhaf bir şey oldu.

4 yıl önce falan. The color purple filmini izlemiş ve ÇOK beğenmiştim.

Çok tuhaf bir şey oldu.

Ardından fellik fellik türkçeye "renklerden moru" olarak çevrilmiş olan alice walker imzalı the color purple kitabını aramaya başladım.

Çok tuhaf bir şey oldu.

İnterneti taradım her yere sordum yoktu. TÜYAPta inkılap yayınevindeki görevli "o kitabın son basısı 1984'te yapıldı bulamazsın" dedi ben de umudumu kestim.

Çok tuhaf bir şey oldu.

Aradan 4 yıl geçti. Bu gün beşiktaşta bir kitapçıda arkadaşımın kitap almasını beklerken etrafa bakıyordum. Kafamı bir çevirdim. Karşımda renklerden moru. 1984 basım. Hemen aldım.

Evet çok tuhaf olan şey buydu.

14 Şubat 2011 Pazartesi

ehiehiei

Şimdi. Ailemi tanıtıyorum: "teknolojiyi ne kadar sömürebiliriz acaba?"

Ananeme bi geldim teyzemler falan toplanmış yemek yiyorlar yanda da laptop açık. Amerikadaki teyzemle görüntülü bağlantı yapmışlar. "o da bize katılsın dedik eheih" tarzı bir bahane ile. HAYIR ANANEMDE KOTA SINIRLI. Nedir bu rahatlık anlamadım.

OOOndan sonra alkımda indirim varmış ferzan özpetek filmlerini yığdım eve. Arkadaşlarlan döndüre döndüre izliyoruz. Mesela bir arkadaşa serseri mayınları verdim karşılık olarak da la mômeyi aldım. Yani bu gün hayatımın amaçlarından bir tanesini gerçekleştirdim ve La Môme filmini izledim. ÖLÜRÜM.

9 Şubat 2011 Çarşamba

piğğ

Naber ? Büyük ölüm tehlikesi içinde kaybolmak var ya. Az evvel büyük ölüm tehlikesi içinde yere düşüyordum la. Zira sandalyem arka taraftan kırıldı.

Yok be kırılmamış vidası düşmüş. Şimdi yaptım da geldim.


6 Şubat 2011 Pazar

silam.

Nağber? Tron efsanesini izledim la.

Şöyle oldu. 3 boyut dediler geldik. Filmin 5 dakkası 3 boyuttu.

Ancak John Hurt'u gördükten sonra yer yer filmden kopup fil adam'ı düşünmeye ve insanlar eğlenirken duygulanmaya başladım orası ayrı.

"I am not an animal, I am a human being" Bak şimdi. Gidiyorum ben. Belki bu postu silerim. Bilmiyorum.

3 Şubat 2011 Perşembe

ne desem bilemedim.

Anber la ? Naer la ? Olum bi düzgün yazamadım. NABER la?

Okumam gereken 518163518 adet kitap var la. Bu konuda dertliyim. Değilim la. Zevkli bence. Ne bileyim.

Tatilimin ilk yarısı da bitmek üzere. Çhok mutsszzm Behn X( Çünkü tatil seven insanlarız. Tatil diyince aklımız çıkıyor hatta.

Bir de tren diye bir şey var. Hatta "haydarpaşşa-gebze arası banliyö treni var" Hayat ne kadar tuhaf ki bi uç haydarpaşa bi uç ise GEBZE. Gelmeyin lan buraya. Mal mısınız? Değilseniz gelmeyin. Ben malım geliyorum. Zira ikametgahım burada. Neyse la sonuçta 15'te 1 defa da olsa modern banliyö geliyor mesela. İşte o zaman ölüyorum sevinçten. Ama tren eskiyse yanı başındaki amcayı "bu tren böbrek taşı döktürür" derken bulabilirsin. Ben buldum.

1 Şubat 2011 Salı

bundan bahsedecek değilim.

Naber la ? Tatilimin 3. günü olduğunu belirtmenin ertesinde tatilde olmaktan dolayı ne kadar sevinçli olduğumdan, alarm sesiyle uyanmamanın harika olduğundan, aklımın çıktığından falan bahsedecek değilim.

Gebzecenter denen yere bi daha gidersem kusarım lan. O derece bıktım yani. Ama penguen kitabevi güzel. Babam ordan kitap almış sevindi. Gösteriyor falan. Annem de bana hediye gelen kitaplara dadandı ben okumadan okuyor sırayla. Dikkat ettin mi muhabbet dede-anane-okul ekseninde giderdi şimdi anne-baba-tatil ekseninde gidiyor.

ZİRA TATİL LAN. Aklım çıktı pardon. Bundan bahsedecek değilim.

Şundan bahsedeceğim. Filaş tivi ve devinimli dansöz. Yalçın abiye katılan adamın telefonunda erotik video bulunması akabinde video gözlerimizin önüne serildi. Koltukaltı yırtmaçlı kıyafet giyen balıketli bıngıldak bi kadının devinimli dansını izlemek ne tuhaf lan.


27 Ocak 2011 Perşembe

beyin bedava.

Fransızca dersinde hoca sürprüz yaparak şarkı dinleyeceğimiz belirtti. Ve çalan parça mon mec a moi'ydı lan. Sevinçten öldüm. Hoca da "patğisyanın aksanı süpeğ süpeğ" dedi. Kaas da peynir demekmiş. Patrisya peynir. Serkan Peynir. Düşünsene. Değişik.

Neyse la. Beyin bedava sonuçta. Saat 13 gibi modernbanliyöye bindim. Kartal civarındayken "oha benim akşam dersim vardı" dedim kendi kendime. Çünkü beyin bedava. Sonra o kadar gelmişken bari eve gideyim sonra bi daha gelirim dedim. Beyin bedava karşim. Eve girmem ile çıkmam arasında 1 saatlik süre var idi. Sonra bir daha tuzladan kadıköye göçtüm. Neden? Çünkü beyin bedava.

Eve dönerken de 3 tane kız geldi duraklardan birinde. Önce çaldılar söylediler sonra para istediler kimse vermeyince "hepiniz pokumu yiyin" diye bağırıp kaçtılar falan. Bunların hepsi kadıköyde oldu.

Yarın da son sınavım var. Türkçede hoca aşkı okuyun dedi. Sonra fotokopiye 25 sayfa çözümleme bırakmış. Bildiğin bilimsel metodlarla kitabı çözümlüyorlar. Yani sanırım öyle. Zira daha okumadım.

Görüşürük la. Bay.

vazap

Olum biz İtalyan mıyız? Yoksa İtalyanlar mı bizden?

Şu video üzerine bu soruya kafa yormaya başladım..

Yarın son sınavımı olucam da. Böyle bir boşluğa düşme bir ferahlama havası içine girdim bari böyle şeylere kafa yorayım dedim.

22 Ocak 2011 Cumartesi

ehihe

naer la.

Mesela şey. Ben böyle açıyorum yazı bölümünü. Aklımda hiçbir şey olmadığı halde yazmaya başlıyorum gerisi geliyor. Twitter'da öylesine "naber" diyip başladım. Aha şu çıktı ortaya:

"naberlans. Çoğul konuştum. S takısı. Es takısı deniyor.ay en ci var bi de. Şimdiki zamanda falan. İNGİLİZCE KURSUMUZ BİTMİŞTİR"

Asıl konumuza gelirsek. Asıl konumuz ortada bi konunun olmaması olgusu. Yeni kalktım la mesela ben. Tam bir bilgisayar manyağı+bağımlı portresi çizerek laptopu açtım ortamlara aktım hemen.

Patricia Kaas iyi lan bence. Güzel yani. Mesela yana onun şarkılarından bi kolaj yapıcam birazdan. Evet karar verdim.

Bi de karar verdim blogun temasını felhan değiştiricem. Elbette yukarıya patricia kaas'ın fotoğraflarını döşeyip kendimi tekrar edecek değilim.

Dedem kahvaltıya çağırdı la görüşürük.

ananem kederli benim.

yemek yaptı yiyen yok. hayır yemeği kötü olduğundan değil. Kaç gündür bi o teyzem bi bu teyzem bir şeyler getirdi. Yarın da sıranın annemde olması kadını isyana teşvik etti. Teyzem ve kocasına kurufasülyeyi dayattı az evvel.

ben de kederliyim. Evlilik birliği dersinde çok atarlı şeyler oluyor.

Görüşürk.

Bi de şey. kedi canınızı sizin. Estağfurullah hocam emredin işala.

19 Ocak 2011 Çarşamba

Şimdi çok sosyetik olucam

MS135 yılında, İmpubes, tutor'un auctoritas'ını almadan bir stipulatio yapmış, edimini ifa etmiş daha sonra geri istemiştir.

Mesela yarın sınavda böyle bi cümleyle karşılaşabilirim. Hocalar pratik sorusunu aynen sınava alacak cinsten olursa tabii. Soru olarak da "hukuki durumu belirleyiniz" gibi asortik bir şey karşıma dikilebilir.

ROMA OLUM.

İçimi döktüm gidiyorum. Ben bu güne bu gün ipso iure ergin olmuş bi insanım. AY YETER. Kusucam.

18 Ocak 2011 Salı

hişt

naer la.

Otobasta yolculuk ederken telefonumdaki müziklerden sıkılmam ve akabinde radyoyu açmam; çeken tek frekansın bir ilahi programı olması ve orada davullu zurnalı ilahi okunuyor olamsı beni benden alan şey oldu bu gün.

Görüşürüz.

çalışmak istemiyorum lan.



ÇALIŞMAK İSTEMİYORUM LAN.- amasigarakullanmam-

13 Ocak 2011 Perşembe

naer dermişim mesela.

naer la. a ile e arasında bulunması gereken b nereye gitti bilemiyoruk.

Pazartesi günü anayasa ile başlıyorum finallere. Bütün amfide notlarım geziyor. Cep telefonuma "senin notlardan sonra kendiminkileri çöpe attım" tarzı mesajlar geliyor falan. Çok sevaba girdiğimi iddia edenler dahi var.

Artık nasıl bir roma ve anayasa notu çıkarmışsam. KAPIŞ KAPIŞ. Neyse la önemli olan çalışmak sonuçta. Yani orada gayet açık ve güzel notlar olsa dahi çalışmazsan ne işe yarayacak. -yazar burada notlarını övüyor-

O değilde meşruiyet yerine meşrutiyet yazıp sonra içinde bu hatanın bulunduğu notu insanlara verirken ne düşünüyordum bu bir merak konusu. Arkadaş beni aradı ehieheihi çok güldüm lee diye. Ben de güldüm. Sesli güldüm. Seksli güldüm.

Yarın ders olmadığı halde okula gidicem. Bizim kütüphanede meymenet yok da tıp fakültesinin kütüphanesi çogüzel. Orada çalışıyoruz falan. Yarın 130da karşılaşabiliriz yani. (130 bir İETT şeysidir)

Zira evde yata yata çalışıyorum. Hatta yata yata yatıyorum. Bu dertten çok muzdaripim. Hatta hani evdeyken de gidilecek bi kütüphane bulabilsem diye "tuzla halk kütüphanesi" diye arattım googleda. Sonra saçma sapan şeyler çıktı bıraktım bu hayali.


10 Ocak 2011 Pazartesi

Beni çekemeyen iki msn sahibi üst üste gelmiş. Hemen print screen ettim.

Bi de şey.

8 Ocak 2011 Cumartesi

naberla

Finale sahibim.

Final yani. Bizim kütüphanede alt katta lisans öğrencileri çalışıyor, asma kat var orada da yüksek lisansçılar çalışıyor. Geçen gizlice üst kata sızdım ders çalışmaya. (yok lan gizlice değil. "amca aşağıda yer yok üste çıkayım mı çalışmak için be hadi be" dedim. Amca de "eyi madem" dedi. )

Ordaki bi adam "sizin de vizeleriniz var şimdi dimi ehieki" dedi. Hayır final var artık sistem değişti diyerek adamı şoke ettim ve aşağı döndüm. Zira çok rahatsız lan orası.

Ama adam almanca bi kitaptan defterine simultane çeviri yaparak ve boynundaki sosyete fuları ile hayranlığımı kazandı o ayrı.

Neyse lan ben final diyodum. Dersane olanı değil.

Bide şey. Güveyli evler gördüm kurulmuş yaya benzer, güveysiz evler gördüm kurumuş çaya benzer. Tamtaramtatam tarataratam. (oryantal efekt)

3 Ocak 2011 Pazartesi

selam gençlik

Nassın ?

Öylesine sordum zaten CEVAP VERME SEN. Dur la geliyorum.

Geldim. Anne imalatı kek+üzerine sürmek için nutella+süt aldım.

Yılbaşında ne etin la ? Yılbaşı. Yılın başı. Arkadaşın verdiği partideydim ben . Çok çiftli bi partiydi. 5 çift falan. Ortalardan kayboldular bazı bazı.

Ben aç gibi yemek yedim. Halbuki değildim. Yemek dediğim de kısır falan. İnsanlara "kısır ye kısır vereyim mi ?" dedim. Bunu yaparken damla'da benimleydi. (link vermek için açtım ve onun da aynı hususu değerlendirdiğini gördüm)

Sonra damla bi ara gitti. Sonra o gidince bir şeyler oldu. Sonra ben onu arayıp "gız burası dallasa döndü koş gel anlatacaaam" dedim. Sonra damla döndü ve kabak çekirdeği eşiliğinde dedikodu yaptık falan.

Yıllardır yeni yıla fark etmeden giriyordum. Bu sefer party ortamında saydım haliyle. Yeni yılda izlediğim ilk dizi ise The new adventures of old christine idi. Gece 2 gibi izledim.

Güzeldi yani bence. Ne bileyim. Yıl başından çok bi beklentim olmaz ki benim. Midemin alkolü reddettiği bi organizmayım sonuçta.

o değilde asıl stresliyim ben. Final sahibiyim. Her ne kadar 2 hafta var diye az evvel roma hukuku meseleleri kitabını "emeeeen daha çok var" diye kapadıysam da medeni'den 2 anayasadan 1 romadan da 1 kitap çalışmam ve bu arada felsefeden 32 aldım ya onu kurtarmam lazım.

OHA Bİ DE İKTİSAT VAR. Def olunuz.

Sonra bi de makale yazıcam. Anayasa hukuku dersinde. Nefret suçlarıyla ilgili. Kısmetse final sonrası tatilde topladığım kaynakları okumaya başlıycam.


Bi de şey: Bu yazıda içimi döktüm falan.